Geçim kaynağı destekleme projelerimizle, ihtiyaç sahiplerinin yardımlara bağlı kalmadan, kendi ayaklarının üzerinde durmalarını sağlayabilecek beceriler edinerek iş piyasasına dahil olmalarını hedefliyoruz. Peki bunu nasıl yapıyoruz? Ne tür eğitimler veriyor ve danışanlarımızın hayatına nasıl destek oluyoruz? Eğitim alan iki katılımcımız Sheirin Shikhi ve Yusuf Salih 6 soruda anlatıyor.

 

Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Sheirin Shikhi: Suriyeliyim, 30 yaşındayım. Türkiye’ye 2012’de geldim. Sosyoloji bölümü son sınıf öğrencisiyim. Sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak çalıştım; bir dönem Hayata Destek’te de gönüllü olarak çalıştım ama bu sene COVID-19 nedeniyle mümkün olmadı. Hayata Destek’in CV yazma, çalışma hakları ve mülakat teknikleri gibi konuları içeren Yaşam Becerileri Eğitimi’ne katıldım. Ayrıca mesleki beceri geliştirmeye dair Microsoft Ofis Programları Eğitimi’nden de yararlandım.

Yusuf Salih: 30 yaşındayım, Suriyeli bir Türkmenim. Ortaokuldan sonra okumadım ve çalışmaya başladım. Ama kendimi birçok konuda geliştirmeye devam ettim, örneğin İngilizcemi geliştirdim. 2012 sonlarında, savaştan dolayı Türkiye’ye geldik. Burada da bizi başka bir savaş karşıladı: geçim derdi savaşı... Ben kendimi hiçbir zaman yabancı hissetmedim bu ülkede, ama maalesef yerli bazı insanları bana bunu hissettirdi. Ayakta durabilmek için ‘ben her yerde yaşayabilirim’ diye düşünmek gerekiyor bence. Ben de çalışma hayatında birçok iş yaptım; ayakkabıcılık sektöründe çalıştım, tercümanlık yaptım, emlak danışmanlığı yaptım.

 

Eğitimlerimizi nereden duydunuz?

SS: Hayata Destek’in gönüllü grubuna bu eğitimlerin duyuru metni gönderildi. Bilgilendirme metnini okuduktan sonra başvurumu yaptım.

YS: Yaklaşık 1,5 yıl önce gittiğim bir yerde Hayata Destek’in bir broşürünü gördüm. İlgimi çekti ve arayıp bilgi aldım. O aramadan sonra sanırım numaram sisteme kaydoldu ve bilgilendirme mesajları almaya başladım. Bu arada benim derneklere karşı bir önyargım vardı. Maddi destek sağlamaması gerektiğine inandım her zaman. Çevremdeki tüm dernekler de maddi yardım amaçlı derneklerdi. Yani balık vermesin, bizlere balık tutmayı öğretsin istedim hep. Sürekli yardım alan insan hiçbir zaman güçlenmeyecek ve daima birilerine muhtaç olacaktır. Bu yüzden eğitim veren bir dernek görünce ilgimi çekti. Dış ticaret kursu için mülakat yaptık ve sonrasında diğer yaşam becerileri eğitimlerine de dahil oldum.

 

 

Eğitimlerde öğrendiklerinizden işinize en çok hangileri yaradı?  

SS: Öğrendiğim her şey çok kıymetliydi. Özellikle çalışma hakları konusunda, bilmediğimiz nice haklarımız olduğunu öğrendik. Bir de daha önce başkalarının CV’lerini görüyor, okuyordum ama bu konuda aldığım eğitimden sonra ilk defa kendi CV’mi yazdım.

YS: Birçok hakkımızın farkına vardık. İş dünyasındaki haksızlıkları anlamamıza ve bu haksızlıklarla karşılaşırsak bilinçli tepkiler verebilmemize olanak sağladı. Bir de eğitimde bize şunu söylemişlerdi: “İş ilanında çalışandan nasıl bir deneyim ve beceri beklediklerini yazıyorlar. Sizler de cevaplarınızı buna göre düzenleyin.’’ Bu bilgi iş başvurularında benim hayatımı kolaylaştırdı.

 

Eğitimler hayatınızı herhangi bir şekilde etkiledi mi?

SS: Daha önce bilmediğim konular hakkında deneyim kazandım. Kendimi ifade edebilecek bir alan buldum. Grup içinde Türkçe konuşmayla ilgili tedirginliklerim vardı. Bu eğitimlerde, güvenli bir alanda pratik yapma şansı buldum.

YS: Eğitimler öncesi ilk mülakatımızda çok heyecanlanmıştım ama söylediklerimin dikkate alınması ve gerçekten dinlendiğimi hissetmek çok iyi geldi. Yaşam becerileri eğitimlerini de aldıktan sonra kendimi mülakatlara daha hazır hissettim. Dış ticaret eğitimi aldığım dönemde bir arkadaşıma, aldığım bu eğitimden bahsettim ve sonra bana bu alanda iş teklif etti. Yani konuşma arasında bahsettiğim bu eğitim bana iş dünyasında yepyeni bir kapı açtı ve kendime güvenimi artırdı.

 

 

Eğitimlerde zorluk yaşadığınız oldu mu?

SS: Eğitimlere katılmadan önce zorluk yaşayabileceğimi düşünüp tedirgin olmuştum. Ama eğitmenlerin davranışları, katılımcıların samimiyeti beni rahatlattı. Sosyal hayatımızda başka kişilerle konuşurken zorlanıyoruz ve Türkçe konuşmamıza rağmen bizi anlamadıklarını söylüyorlar. Ama eğitim ortamında gayet rahat hissediyorum.

YS: Dış ticaret eğitimine işten çıktıktan sonra katılıyordum; bu biraz zorlamıştı ama katıldığıma değdi. Aslında zor olan kısım şu: haklarımızı öğrenmemize rağmen çalışırken yaşadığımız zorluklar ümidimizi kırıyor. Bu noktada işverenlerin de çabası gerekiyor. 

 

Aldığınız eğitimleri çevrenize tavsiye eder misiniz?

SS: Onlara mutlaka katılmalarını tavsiye ederim. Kimliğime, nereli olduğuma ve hangi dili konuştuğuma bakılmaksızın ait olduğumu hissettiğim bir grupla beraber oldum. Kendimi hiç ‘yabancı’ gibi hissetmedim. Bence onlar da katılıp bu güzel ortamı deneyimlemeliler. Türkçelerini geliştirmek adına da pratik yapma fırsatı bulacaklar.

YS: Tabii tavsiye ederim. Derneklerin sadece ayni ya da nakdi yardımlar yapan kuruluşlar değil, eğitimlerle bizi destekleyen, iş hayatına hazırlayan kurumlar olduğunu da daha net göreceklerdir.

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left