Hayatını kendi ayakları üzerinde durarak idame ettirmek kuşkusuz herkes için çok kıymetlidir. Eşinden boşanarak 5 sene önce Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen Şenay içinse bir işinin olması sadece geçimini sağlamakla alakalı değil; aynı zamanda yeniden kendine güvenmek, oğluna bakabilmek, insan arasına karışmak, hayal kurabilmek demek…

“Ailemle yaşıyorum, eşimden ayrıldım. Zor günler geçirdim. İçime kapandım, kimseyle konuşmazdım. Hayata Destek sayesinde iş sahibi oldum, özgüvenim ve moralim yerine geldi. Çalışan bir kadın olarak ayaklarımın üzerinde duruyorum.”

İstanbul’da yürüttüğümüz geçim kaynağını destekleme çalışmalarının pandemi sürecinde ihtiyaç sahiplerine nasıl etki ettiğini anlamak için kısa röportajlar yapmak üzere Haziran ayında sahaya çıktık. Küçükçekmece’deki İstanbul Hayata Destek Evi’nin bahçesinde biz hazırlıklarımızı yaparken iki kadın çıkageldi. Pandemi nedeniyle hepimizin taktığı maskelerin ardından gülümseyerek birbirimizi selamladık. Şenay, annesiyle beraber röportaja gelmişti. Arada mesafe bırakarak yerleştirdiğimiz sandalyelere kurulduk, başladık sohbetimize.

36 yaşındaki Şenay, PEP- Ekonomik Fırsatların Desteklenmesi Programı kapsamında, Alman Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından finanse edilen ve Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ), Hayata Destek Derneği (HDD) ve Küçükçekmece Büyükşehir Belediyesi ortaklığında yürütülen Kısa Dönemli İstihdam Projesi’nin İstanbul’daki katılımcılarından biri. 2014 yılında eşinden ayrılmış. Kısa bir süre sonra da Bulgaristan’dan Türkiye’ye, ailesinin yanına dönmüş. Şenay hayatındaki bu keskin değişimi yaşarken hem maddi hem de ruhsal anlamda hayli zorlanmış. Tek başına döndüğü ülkesinde ilk hedefi arkada bıraktığı oğlunu yanına getirebilmek olmuş. Birçok bürokratik engel sonrası nihayet oğlu yanına gelebilmiş. Ancak bu süreçlerin hepsi, zaten darda olan bütçesine maddi yük eklemiş. Çıkan engellerle mücadele yorgunluğu ise Şenay’ın günden güne içine kapanmasına yol açmış.

Türkiye’ye geldiğinde onun için nasıl bir hayatın başladığını soruyorum Şenay’a, “İstanbul’a ilk olarak 3 aylık vizeyle geldim” diyor, sonrasında ne olacağını pek de öngöremiyormuş. Ardından oturma izni alınmış, iki yıl önce de vatandaşlık belgelerini çıkartmış. Bu süreçte bulabildiği işlerde çalışıyor, evin geçimini sağlamaya çabalıyormuş. Apartmanlara temizliğe gitmiş; çocuk bakıcılığı, öğrenci servislerinde hosteslik yapmış. Ancak hiçbir iş kalıcı, düzenli gelir getirici olamamış. Bir yandan da depresyonla baş etmeye çalışırken pandemi başlamış.

Düzenli bir iş için İŞKUR’a başvuru yapmış. Hayata Destek’in projesinden de İŞKUR sayesinde haberdar olmuş. Şubat ayı başında, Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Sefaköy Çocuk Büro Amirliği’nde temizlik personeli olarak işe başlamış. Yanı sıra Hayata Destek ekibinden psikolojik destek de almaya başlamış Şenay.

Günlük rutinini soruyoruz, keyifle anlatıyor; sabah 7’de kalkıyor, 8.30’da evden çıkıyor, 9’da işbaşı. Önce amirin odası temizleniyor, o sırada çay demleniyor, sonra diğer odalar ve çay-kahve servisleri. Saat 17.00’de de işten çıkış ve eve dönüş. Bu rutini aktardıktan sonra da ekliyor: “Bu çalışma döneminde Hayata Destek Derneği sayesinde yalnız olmadığımı hissettim ve sağlanan bu destekler sonucunda kendimi daha güçlü hissettim. Çalıştıkça daha iyisini yapabileceğimi anladım ve özgüvenim arttı. Artık kendimi daha iyi hissediyorum.”

Sohbetimizin bundan sonrası daha şen şakrak ilerliyor. Yeni iş, yeni arkadaşlar… Pandeminin zorluklarına rağmen birbirine destek olma halleri… Şenay keyifle iş arkadaşının oğluna getirdiği temiz kıyafetleri anlatıyor. Kendindeki değişimi ifade ederken kullandığı şu cümle ise zihnime kazınıyor: “Bir işim olunca kendi başıma evden çıkmaya başladım.” Daha önce buna bile cesaret edemediğini vurguluyor. Sonra hayallere, gelecek planlarına geliyor sıra. Şu an oturdukları rutubetli, sobalı daireden yakınıyor. Bu kiralık evden çıkıp bir gün kendi evinde yaşamanın hayalini kuruyor. Oğluna, psikolojik sıkıntılarını aşması için destek olmaya çalıştığını söylüyor. Düzenli bir işi olduktan sonra her şeyi yoluna koyabileceğine inanıyor. Sloganımız aklıma geliyor: geçim kaynağı, yaşam kaynağı. Özellikle de yalnız ebeveyn bir kadın için gelir sağlanan bir işin ne çok anlama geldiğini düşünüyorum. Şenay’ın gülümseyerek hayallerinden bahsetmesinden mutlu oluyorum.

Şenay’a hikâyesini bizimle paylaştığı için bir kez daha teşekkür ediyorum. Yolu açık, şansı bol olsun…

Çiğdem Usta Güner
Kurumsal İletişim Uzmanı

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left