İnsani yardım çalışanı olmak; bazen bir bireyin güçlenmesine destek olmak, bazen de sadece bir canı hayatta tutabilmek için didinmek demek. Diyarbakır’da sosyal çalışmacı olarak görev alan arkadaşımız Lokman Amaç, 3 aylık Sena bebeğin hayatta kalma mücadelesine nasıl destek olduklarını anlatıyor.

Ben Lokman Amaç. Hayata Destek Diyarbakır sahasında sosyal çalışmacı olarak görev alıyorum. Uluslararası insani yardım kuruluşu Diakonie Katastrophenhilfe’nin uygulayıcı ortağı olarak, Avrupa Birliği İnsani Yardım Kurumu tarafından finanse edilen, mültecilere yönelik bir proje yürütüyoruz. Bu projede temel amacımız, kırsalda yaşayan mülteci nüfusun yaşam standartlarını yükseltmek, hak ve hizmetlere erişimlerini sağlayarak topluma etkin katılımlarını desteklemek. Ama bazen öyle vakalarla karşılaşıyoruz ki, küçük bir desteğin gerçekten ‘hayata destek’ olmak anlamına geldiğini; ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide nihai bir sonuca vesile olduğunu görüyoruz.  Size o hikâyelerden birini, Sivar*’ın hikâyesini anlatmak istiyorum.

Sivar 25 yaşında dört çocuk babası genç bir adam. 2013’te Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’de gelmiş; bugün biri 6, diğeri 4 yaşında olan iki kız çocuğunu Türkiye’de kucağına almış. 2018 yılında babası vefat edince Suriye’ye gönüllü geri dönüş yapmak zorunda kalmış. Üçüncü çocukları Ayla da orada doğmuş. Fakat savaş koşulları nedeniyle yine Türkiye yolu görünmüş aileye:

“Haziran 2019’da eşim ve 3 çocuğumla Türkiye’ye geri döndük. Bu sırada eşim 6 aylık hamileydi. Zor bir hamilelik geçiriyordu. Ama gönüllü geri dönüş yaptığımız için geçici koruma kayıtlarımız iptal edilmişti, bu yüzden hastaneye gidemiyorduk. İl Göç İdaresi’ne geçici koruma kaydı için başvurduk ama reddedildi.”

Köyde çobanlık yaparak geçimini sağlayan, herhangi bir sosyal yardımdan faydalanamayan Sivar bize ulaştı. Anne Haya’nın rutin gebelik kontrolüne gidebilmesi için kayıt olmasına yardım ettik ve ailenin geçici koruma kaydı almalarını destekledik. Haya’nın doktor kontrolü maalesef kötü haberler getirdi; annenin karnındaki bebeğin ciddi sağlık problemleri olduğu fakat doğuma kadar rutin kontrol dışında yapılacak pek bir şey olmadığını öğrendik.

3 HASTANE DE KABUL ETMEDİ

Doğum günü gelip çattı… Fakat aile, gittikleri devlet hastanesinde yoğunluk gerekçe gösterilerek özel bir hastaneye yönlendirildi. Acil doğum sonrası, Sena ismi verilen bebeğe hidrosefali teşhisi kondu. Beyinde aşırı sıvı birikmesine neden olan bu hastalık yüzünden minik bebek bir dizi ameliyat geçirdi, beyinde biriken sıvının dışarı çıkabilmesi için başına bir cihaz takıldı ve 45 gün hastanede, yoğun bakımda kaldı. Maalesef Sena taburcu edildikten sonra takılan cihaz bozuldu ve 3 aylık olan bebeğin başında sıvı birikmeye başladı. Sonrasını Sivar şöyle anlatıyor:

“Bu sırada biz sürekli devlet hastanesine gittik ama gittiğimiz 3 hastane de herhangi bir müdahale yapamayacaklarını, ameliyatı yapan doktoru görmemiz gerektiğini söyledi. Ama ameliyat özel bir hastanede yapılmıştı. Çocuğumuzu doktora götürmek için çalıştığım çiftlikten izin almak zorundaydım, çok sık izin aldığım için bir süre sonra işveren de işime son verdi.”

SAĞLIK BAKANLIĞI’YLA DİRSEK TEMASI  

Herhangi bir sosyal destek alamayan aile, tek geçim kaynağını da böylece yitirmişti. Öte yandan Sena bebeğin durumu kötüye gidiyordu. Hayata Destek Diyarbakır koruma ekibi olarak,  Sağlık Bakanlığı’nın 184 No’lu hattını arayarak ailenin şikâyet başvurusu yapmasına ön ayak olduk. Bu süreçte Bakanlık ekipleriyle dirsek temasında, bilgi alışverişinde bulunarak Sena bebeğin acilen devlet hastanesine yatırılmasını sağladık.

“Çocuk Cerrahisi bölümünde çocuğum önce enfeksiyon tedavisi gördü, sonra ameliyatı yapıldı. Hayata Destek bizim yanımızda olmasaydı yavrumuz ya hastane yollarında, ya da evde hayatını kaybedecekti” diye anlatıyor Sivar yaşadıklarını.

Şimdi Sena bebeğin başındaki cihaz yenilendi, durumu daha iyi. Düzenli doktor kontrolüne gidiyor ve umuyoruz ki upuzun bir ömür onu bekliyor.

KÜÇÜK DESTEKLERLE DEĞİŞEN HAYATLAR

Biz sahada çalışanları en mutlu eden şey, küçük desteklerle var olan engeller ortadan kaldırıldığında insanların hayatlarının nasıl değiştiğini görmek. Elbette üzüldüğümüz şeyler de var: danışanlarımızın hak ve hizmetlere erişim konusunda yeterli bilgiye sahip olamamaları nedeniyle maruz kaldıkları haksız muameleler… İnsan onuruna yakışır bir hayat sürmek, hak ve hizmetlere erişebilmek herkesin en temel hakkı. Hizmet sağlayıcıların bu hizmetleri doğru bir şekilde verememesi ya da vermemesi bazen insan hayatına mal olabiliyor maalesef. İşte bizim de içinde bulunduğumuz insani yardım alanının çalışmaları tam bu noktada büyük önem taşıyor.

Lokman Amaç
Sosyal Çalışmacı / Diyarbakır

Editör: Gözde Kazaz

*Danışanımız ve ailesinin isimleri koruma nedeniyle değiştirilmiştir.

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left