20 Ekim Dünya İstatistik Günü’nü vesile bilerek, Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır’la Ekim 2019’da yaptığımız kısa sohbeti paylaşıyoruz.

Birleşmiş Milletler, 5 senede bir kutlanan Dünya İstatistik Günü için 2020 yılında ‘güvenebileceğimiz verilerle dünyayı birleştirmek’ sloganını seçti. Özellikle COVID-19 pandemisiyle yeni bir aşama kaydeden ‘bilgi kirliliği salgını’na karşı korunabilmemizin yolu, güvenilir veriyi talep etmek ve ulaşabilmek.

Dünya İstatistik Günü’nü vesile bilerek, Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır’la 2019 yılında bir etkinliğimiz öncesi yaptığımız kısa sohbeti paylaşmak istedik. Ağırdır, Türkiye toplumunun gelecek algısının neden kısaldığını, yaşanan bunca gerilime rağmen bizi neyin bir arada tuttuğunu veriler eşliğinde anlatıyor.

BEKİR AĞIRDIR BUGÜNE VE YARINA DAİR NELER DİYOR?

#GELECEK: 'Türkiye insanında gelecek algısı kısaldı'

"Türkiye insanında gelecek algısı kısa. Belki göçebelikten, belki sürekli hareket hâlinde olan bir toplum olmasından, belki de son 20 yıldır, şimdi bile hızla metropolleşen bir toplum olmasından kaynaklanıyor bu durum... Türkiye toplumunun gelecek algısı giderek de kısalıyor. Hele günümüzdeki siyasi gerilimler, kimlikler, başka meseleler de devreye girince… Şöyle bir sayı vereyim: bugün Türkiye toplumunun ortalama gelecek algısı 10 yıl; 3 yıl önce 11 yıldı. Yani 3 yılın ürettiği gerilimler gelecek algımızdan 1 yılı daha götürmüş."

 

#ADALET: 'Herkes eşitlik ve adalet talep ediyor'

"İnsanlardan arzuladıkları Türkiye’yi tanımlamalarını istediğimizde dillendirdikleri birinci kavram adalet... Türk ve Kürt, AKP’li veya CHP’li, üniversite mezunu veya ilkokul mezunu hiç fark etmiyor; % 70’ler mertebesinde insan adalet diyor. Sonra % 40 huzur, saygı, güven gibi hep soyut tanımlar geliyor.

İkinci bulgu da şu: örneğin Anayasa güçlü devlete mi, topluma mı, eşitliğe mi, adalete mi ağırlık versin diye sorduğumuzda eşitlik ve adalet talebi geliyor. Mağdur olanlar, yani yoksullar, Kürtler, gençler, ekonomik ve kültürel olarak gadre uğradığını düşünenler eşitlik talep ediyorlar; mağrur olanlar, yani varsıllar, eğitimi yüksek olanlar ya da Kürtlerle karşılaştırıldığında Türkler, onlar da adalet talep ediyorlar. Toplumu bunca badireye, kutuplaşmaya, gerilime, uyumsuzluk problemine rağmen hala bir arada tutan da bu duygu hali. Adalet ve eşitlik talebi. Mağdurların eşitlik talebi kadar mağrurların da adalet talebini söylüyor olmaları ülkenin en temel harcı..."

 

*Bekir Ağırdır'ın KONDA araştırmalarının verileriyle yola çıkarak, yaşadığımız çağ, dünya ve Türkiye’yle ilgili yaptığı başka değerlendirmelerini Eylül ayında Doğan Kitap'tan çıkan 'Hikayesini Arayan Gelecek' kitabında bulabilirsiniz.

 

 

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left