MSA’da 6 Mayıs’ta düzenlenen etkinlikte, ‘Antakya Mutfağı’ kitabı ve bu kitaptan seçkiyle hazırlanan dijital eğitim bir gastronomi sohbetiyle kutlandı. Yazar Süheyl Budak, Antakya mutfak kültürüne ilişkin kitaplarıyla bilinen yazar Mehmet Tanrıverdi ve Antakya’nın geleneksel mutfağının önemli mekânlarından Antakya Kahvaltı Evi’nin (Hatay Sultan Mutfağı) sahibi Metin Tansal, Şef Maksut Aşkar’ın moderatörlüğünde Antakya’nın kadim yemek kültürünü konuştu.
TEKRARI SEVMEYEN BİR MUTFAK
Şef Maksut Aşkar, Antakya mutfağını ‘her güne bir yemek sığdıracak kadar zengin bir mutfak’ olarak tanımlayarak sohbeti açtı ve bu mutfağa ait 600’den fazla tarifi kayda geçiren Süheyl Budak’a söz verdi. Budak, bölge mutfağının kendine has yapısına vurgu yaptı:
“Bu mutfak tekrarı sevmeyen bir mutfak. O kadar çok yemek var ki yılın sadece belirli dönemi yapılabilir, başka zaman yapamazsınız. Gülle yapılan bir yemeğimiz var toplanma süresi 15 gün. Toplamadıysanız biter. Antakya mutfağını bilen bunları takip eder. Yani doğasında ve zamanında ürün önemli. Bu mutfak ürünlerini kendi yetiştiriyor. Dışardan gelen ürünler uzun bir süre kullanılmamış. Bizim Antakya mutfağı mevsimdeki ürünleri kullanan kadınların ürünüdür. Bu yüzden kendine has bir mutfak. Tuzlu yoğurdun dünyada bir benzeri yoktur örneğin.”
DOĞRU REÇETENİN ÖNEMİ
Şef Aşkar’ın ‘Antakya mutfağının büyük bir elçisi’ olarak tanıttığı Metin Tansal, neredeyse 35 yıldır varlığını sürdüren işletmesinin bugünkü durumuna değindi: “Antakya mutfağı bir sevgi mutfağı. Antakya Kahvaltı Evi’ni 1990’da kurduk. O zaman Antakya mutfağının geleneksel yemeklerini yapan işletme sayısı çok azdı. Bu yemeklerin doğru reçetelerle gelecek nesillere ulaşmasını hedefledik. Depremde işletmemiz yerle bir oldu. Arsuz’da bir küçük mekân açtık ama hedefimiz Antakya’ya dönmek.”
SABAH BİBERLİ EKMEK, AKŞAMÜSTÜ ZÜNGÜL
‘Geçmişten Günümüze Antakya Sokak Lezzetleri’ kitabının yazarı Mehmet Tanrıverdi de Antakya’nın sokak lezzetlerini bir esnafın günüyle şöyle anlattı: “Esnaf evde kahvaltı yapmaz. Her dinden ve mezhepten komşularına günaydın diyerek dükkâna varır. Fırından ekmek, bakkaldan zeytin, biber, domates, peynir alır. Dükkânın karşısındaki çeşmede yıkar. Yemeğe başladığı anda çaycı çayını getirir. Saat 10 gibi seyyar satıcının sesini duyar. Katıklı ekmek, biberli ekmek. Sonra meyan şerbetçisi gelir metal bardak sesleriyle. Öğle yemeğine evine gider. Eşinin hazırladığı yemek mevsime göre yapılan yemeklerdir. Akşamüstü züngülcü, yani halka tatlıcısı gelir. Mevsimlerden haziran ayı ise taze nohutçu geçer. Günün hangi saatinde hangi lezzetin seyyar satıcılarla size geleceğini bilirsiniz.”
Şef Maksut Aşkar, toplantının sonunda Antakya mutfağının tariflerinin unutulmaması ve bu zenginliğin tanıtılmasının öneminden bahsetti. Şef Aşkar’ın Antakya mutfağı özel seçkisi olarak hazırladığı ve MSA tarafından yaygınlaştırılan dijital eğitim bu zenginliği daha geniş kesimlere ulaştırırken depremde büyük hasara uğramış olan Hatay’da da hayatın desteklenmesine katkı sunacak. Eğitimin tüm geliri, insani yardım kuruluşu Hayata Destek Derneği’nin Hatay’daki çalışmalarını desteklemek üzere aktarılacak.
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.