#DünyaÇevreGünü

Gezegenin sadece bugünkü sakinlerinin değil, gelecek nesillerin hayatını da etkileyecek iklim krizine karşı insani yardım perspektifinden mücadeleye devam ediyoruz. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bir kere daha iklim değişikliği için harekete geçme çağrısı yapıyoruz; çünkü #SadeceBirDünyaVar.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) öncülüğünde ilk defa 1973’te kutlanan 5 Haziran Dünya Çevre Günü, 150’den fazla ülkeden milyonlarca insanın bir araya gelerek gezegeni korumak için harekete geçtiği özel bir gün. Bu sene, 5 Haziran’ın bir başka önemi daha var; 1972’te düzenlenen ve Dünya Çevre Günü’nün kutlanması kararı da çıkan ‘Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nın 50. yıldönümü. Çevre konusunda ilk uluslararası toplantı olan bu konferans, hem çevreyi korumak için hazırlanan bir dizi küresel anlaşmanın öncüsü oldu; hem de yoksulluğun azaltılması hedefi ve çevre koruma arasındaki bağlantıyı kuran ilk uluslararası konferanstı; bu da BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne giden yolu açtı. 

5 Haziran’ın kutlanmasının üzerinden neredeyse yarım yüzyıl geçti; bugün gezegenimizin yaşadığı insan kaynaklı yıkım çok daha acil önlemler gerektiriyor.

Dünya Kırmızı Alarmda

1800'lerden bu yana etkisi katlanarak artan endüstrileşme; kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtların kullanımı, yani insan kaynaklı tüm eylemler bugün gezegenin yaşadığı en büyük çevresel krizlerden birinin, iklim değişikliğinin ana itici gücü.  Sera gazı salımlarının artması sebebiyle dünya iki yüzyılda 1.1 derece daha ısındı. Başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki dramatik değişimler de bu tabloya eklenince, iklim değişikliği yoğun kuraklıklar, su kıtlığı, şiddetli yangınlar, yükselen deniz seviyeleri, seller, eriyen kutup buzulları, fırtınalar ve azalan biyoçeşitlilik gibi pek çok yıkıcı sonucun kaynağı oldu.

Bu değişikliklerle başa çıkmak, büyük kayıp ve hasarlardan kaçınmak için doğayla uyum içinde yaşamamız şart. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 2021 Sentez Raporu bulgularını şöyle özetlemişti: “Bilim net: Küresel sıcaklık artışını 1,5 santigratla sınırlamak için küresel emisyonları 2030 itibarıyla 2010’daki seviyelerinden %45 oranında aşağı çekmeliyiz. UNFCCC’nin bugünkü ara raporu gezegenimiz için kırmızı alarmdır [1].”

İklim kriziyle mücadele, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması ile tanımlanıyor ve üç ana başlıkta toplanıyor: Emisyonları azaltmak, iklim etkilerine uyum sağlamak ve gerekli ayarlamaları finanse etmek. İklim krizi ile mücadelede olumsuz etkilerin en aza indirilmesi için ekolojik yaklaşımlı ortak bir mücadele yaratılması ve kırılgan toplulukların ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması elzem.

Bu krizin, özellikle insani yardımla bağlantısı ise ‘iklim adaleti’ kavramında gizli. Çünkü biliyoruz ki, iklim değişikliğinde etkisi en az olan kesim iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı olumsuzluklardan en çok etkilenen kesim. Ve öngörüler de maalesef pek parlak değil. Dünya Bankası, iklim kriziyle ilgili acil önlemler alınmazsa 2050 yılında 216 milyon iklim krizi göçmeni olacağını belirtiyor [2]. Yani bugün önlem almazsak, gelecek nesiller, kendilerinin yol açmadığı bu krizin sonucuna katlanmak zorunda kalacak.

Genç nesillerin yanı sıra özellikle gelişmekte olan ülkelerde, geçim kaynaklarının doğal kaynaklara bağlı olması nedeniyle kadınlar iklim değişikliğinden daha fazla etkileniyor [3]. Bu durum iklim krizinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle bağını ortaya koyuyor. Bu yüzden, iklim krizinde mücadelede kadınların katılımının sağlanması da önem taşıyor.

Türkiye’de Durum Nedir?

Türkiye’de son yıllarda sel, orman yangını, kuraklık gibi afetlerin artışı ve bu afetlerin ortaya çıkardığı sorunlar, iklim krizinin insani krizlerle bağlantısını yakından görmemize neden oldu. Akdeniz havzası, dünya ortalamasına göre %20 daha hızlı ısınıyor; yani iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız bölgelerden biri [4]. İklim değişikliği açısından orta-yüksek riskli ülkeler arasında bulunan Türkiye’yi, daha sıcak kışlar, daha kurak ve sıcak yazlar, biyolojik çeşitlilikteki değişiklikler ve dağlardaki buzulların geri çekilmesi bekliyor [5].

İklim değişikliğine karşı devletlerin alması gereken önlemleri masaya yatıran 2015 tarihli Paris Anlaşması’nı Türkiye 2021 yılında imzaladı ve 2053 yılına kadar sıfır karbon taahhüdünde bulundu. Ancak iklim değişikliğinin etkilerini bugün yaşıyoruz. Türkiye, 2021 yaz aylarında Rize ve Artvin’de meydana gelen sel felaketi ve Antalya ve Muğla’daki orman yangınları ile mücadele etmek için kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve yerel halk ile büyük bir mücadele gösterdi.

Afetlere Karşı Hayata Destek

Hayata Destek Derneği olarak, iklim krizinin insani yardımla bağının farkındayız. Bu yıl meydana gelen iklim sebepli afetlerde ortaya çıkan ihtiyaçları, yeniden yapılandırma ve iyileştirme süreçleriyle desteklemeye devam ediyoruz. 2021 yaz aylarında, orman yangınlarının meydana geldiği Antalya-Manavgat, Muğla-Marmaris’te ve sel felaketinin meydana geldiği Kastamonu-Bozkurt’ta toplum temelli afet risk yönetimi sürecini başlattık.  Ekim 2021’de Adana ve Antalya’nın yangınlardan etkilenmiş 14 farklı mahallesinde 50 haneye nakit yardımında bulunduk. Standart insani yardım süreçlerinden farklı olarak bu projede, afetten etkilenmiş toplumları mikro hibelerle destekleyerek afet öncesine hazırlamayı, bilinçlendirmeyi ve güçlendirmeyi diğer taraftan geçim kaynakları projelerinin oluşturulmasını ve afetler sonrası yeniden yapılanma süreçlerini desteklemeyi planlıyoruz. Öte yandan, kurum içinde de iklim krizi çalışma grubumuzla, yerel ve bölgesel iklim krizi bilinci artırabilmek ve iklim değişikliğinin yarattığı afetlere müdahale için stratejik çalışmalar yapmaya devam ediyoruz.

Gezegenin sadece bugünkü sakinlerinin değil, gelecek nesillerin hayatını da etkileyecek iklim krizine karşı insani yardım perspektifinden mücadeleye devam ediyoruz ve Dünya Çevre Günü’nde herkesi bir kere daha iklim değişikliği için harekete geçmeye çağırıyoruz; çünkü #SadeceBirDünyaVar.

[1] https://unfccc.int/
[2] https://www.europarl.europa.eu/
[3] Tatgın, Ezgi; İklim Adaleti Kapsamında Toplumsal Cinsiyet Tartışması, Kent ve Çevre Araştırmaları Dergisi, Cilt:1, Sayı:1, Aralık 2019
[4] https://www.unep.org/
[5] http://climatechange.boun.edu.tr/

Etiketler:

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left