İstanbul ve Bursa’daki tekstil atölyelerinde bir senedir devam ettirdiğimiz sosyal uyum projemize katılan işçiler ve yöneticiler anlatıyor.
Bir arada, eşit bir yaşamı mümkün kılmak için sosyal uyum projeleri, çalışmalarımızda önemli bir yer tutuyor. Özellikle iş hayatında birlikte çalışan yerel toplulukların ve mültecilerin sosyal uyumunu geliştirmek amacıyla yola çıktığımız, Inditex Trading desteğiyle yürüttüğümüz “İş Yerinde Sosyal Uyum” projesi, diyalog için güvenli alanlar açmanın ne kadar önemli etkilere sahip olduğunu göstergesi.
Proje kapsamında 2’si İstanbul, 2’si Bursa’da olmak üzere 4 firmada 90 kişiyle anket yaptık, 13 odak grup görüşmesi düzenledik ve böylece ihtiyaçları tespit ettik. Farklı atölyelerde çalışan toplam 42 mülteci ve yerel topluluk üyesi çalışanla dayanışma grupları kurduk ve 4 ana tema üzerinde farkındalık oturumları düzenledik: ‘açık ve etkili iletişim’, ‘sosyal bağları güçlendirme ve dayanışma’, ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ ve ‘pozitif ebeveynlik’.
Projenin diğer ayağında ise üst ve orta düzey yöneticilere çok kültürlülük üzerine atölyeler verdik. 4 firmadan ustabaşıları, insan kaynakları temsilcileri, fabrika sahibi gibi kilit pozisyondaki 27 orta ve üst düzey yöneticiye yönelik atölyelere katılanlardan biri İstanbul’daki bir tekstil fabikasının sahibi Hasan. Yaklaşık 50 yıldır tekstil sektöründe çalışan Hasan, proje sayesinde insanların birbirine yaklaşımının iyileştiğini, herkesin daha saygılı, özenli, olumlu olduğunu söylüyor:
“Fabrikada çalınan müzik konusunda sürekli itirazlar geliyordu. Bunun için bir anket çalışması yaptık, herkese fikrini sorduk. Bu anketin sonucuna göre belirli saatlerde radyo çalıyoruz, geri kalan saatlerde hazırlanan listelerden müzik yayını yapıyoruz. Böylece herkesin müzik zevkine göre bir yayın oluyor.”
Hasan’ın oğlu 38 yaşındaki Can, aynı tekstil fabrikasında sosyal sorumluluk danışmanlığı yapıyor. İlk başlarda konuşulan dilin aynı olmamasının fabrikada ciddi bir iletişimsizlik yarattığını ve bu durumun işyerinde gerginliklere neden olduğunu belirten Can, proje başladıktan sonra Türkiyeli ve Suriyeli çalışanlar arasında bir yakınlaşmanın olduğunu belirtiyor:
“Şirket olarak en önem verdiğimiz şey fabrikadaki uyum ve çalışanların mutlu olması. Proje buna katkı sundu.”
“İLETİŞİM KURULMUŞ OLDU”
Çalışanlara yönelik dayanışma grubuna katılanlar arasında yer alan, tekstil fabrikasında ön muhasebeci olarak çalışan Kübra deneyimini şöyle anlatıyor:
“Herkes bantta sürekli çalışıyor. Yemekte veya molalarda çok iletişim kuramıyor insanlar. Bu atölyelerde muhabbet edebilmek bana keyif verdi. Yani iletişim kurulmuş oldu. Mesela ben o toplantıda küçük bir hayalimden bahsettim. Bunu patronum öğrenmiş oldu.”
Bursa’daki bir tekstil atölyesinde 2,5 yıldır makineci olarak çalışan Vael 27 yaşında, Türkiye’ye 9 sene önce gelmiş. Atölyelerin bir eksikliğini tamamladığını söylüyor:
“Öncesinde çok fevri ve aceleciydim. Şimdi daha sabırlıyım. Daha etkin dinliyorum. Karşımdaki insanın sözünü bitirmesini bekliyorum.”
“SABIRLA DİNLEMEYİ ÖĞRENDİM”
Üç buçuk senedir Bursa’da olan ve fabrikada paket bölümünde çalışan Uğur da eskiden Suriyeli iş arkadaşlarıyla çok az zaman geçirdiğini, eğitimlerden sonra arkadaşlarına kişisel ve toplumsal konularla, onların yaşadıkları yerlerle, örf ve adetleriyle ilgili sorular sormaya, onları tanımaya başladığını dile getiriyor. Özellikle ‘açık ve etkili iletişim’ atölyesi işine yaramış:
“Bir gün acele bir işimiz vardı, sinirlenmeye başladım. Hemen toplantılar aklıma geldi, kendi kendime ’sakin ol’ dedim, yumuşadım. Eğitimler olmasaydı belki de sinirle başka durumlar olabilirdi.”
Bursa’daki bir başka tekstil fabrikasında makineci olarak çalışan 41 yaşındaki Hamida, 10 yıl önce Türkiye’ye gelmiş. 3 çocuğu var. Eğitimlerden önce fabrikadakilerle sınırlı iletişim kurduğunu söyleyen Hamida atölyelerin etkilerini şöyle anlatıyor:
“Sadece Türkiyeliler de değil, herkesten uzak duruyordum. Şimdi bunu biraz kırdım, cesaretim geldi. İnsanlarla daha yakın temasta bulunmayı, sabırla dinlemeyi öğrendim. Ayrıca bu oturumlar çocuklarımla ilişkimi de olumlu etkiledi. Eskiden çocuklarımla aramda kırgınlıklar olurdu. Şimdi onları daha aktif bir şekilde dinliyorum, anlamaya çalışıyorum.”
Beraber üretmek, beraber çalışmak, beraber yaşayabilmek için birbirimizi anlayabilmek oldukça önemli. Bu projeyle birlikte yaşama katkı sunduğumuz için mutluyuz.
Özgür Doğan
İletişim Sorumlusu / İstanbul
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.