Ergen kız çocuklarının büyüme yolculuklarına eşlik ettiğimiz ‘Kız Çocukları İçin Güçlenme Programı’nı, 6 Şubat Depremlerinin ardından afet sahalarımızda da yürüttük. Şu anda İstanbul sahamızda çalışmaya devam eden psikososyal destek ekibinden Müfide Zeynep, Kahramanmaraş’ta çocuklarla beraber güçlenme deneyimini anlatıyor.
2023 yılının sıcak bir Haziran gününde, Kahramanmaraş’ın Malik Ejder çadır kentinde ilk Kız Çocukları İçin Güçlenme (KÇGP) oturumumuza başladık. Depremin ardından, acil durum sahalarımızdan biri haline gelen bu şehirde, bir süredir çocuklarla psikososyal destek oturumları düzenliyorduk. Ergen kız çocukları ‘biz de kendimiz için bir şeyler yapmak istiyoruz’ diye bize geldiğinde, deprem öncesi farklı sahalarımızda uyguladığımız KÇGP oturumlarını afet koşullarına uyarlama aşamasındaydık. Böylece haftada bir gün ve toplam dört oturum olacak şekilde KÇGP oturumlarımıza başladık. Oturumlarımızda güven, duygular, şiddetin tanımı ve destek mekanizmalarımız ve ergenlik/adet konularını konuşuyorduk.
Peki bu oturumların uygulayıcıları kimdi? ‘Girl’s Power’ (Kız Gücü) adını verdiğimiz uygulayıcı ekibimiz İzmir’den gelen Esra, İstanbul’dan gelen ben ve Kahramanmaraş’ta yaşayan Makbule’den oluşuyordu. Üçümüz de aynı niyetle sahadaydık, deprem sonrası çocukları, özellikle de kız çocuklarını desteklemek, güçlenme yolculuklarına eşlik etmek en büyük motivasyonumuzdu. Üstelik üçümüzün de insani yardım alanındaki ilk tecrübesiydi.
Her sabah ilk işimiz, oturumu düzenleyeceğimiz çadırı kurmaktı. İçerisini kız çocukları için daha güvenli ve yaz sıcağında daha rahat bir hale getirmek için çabaladık. İlk katılımcılarımız mülteci kız çocuklarıydı, onlar için oturumları ana dillerinde yürütüyorduk.
Çocuklardan gelen güzel geri bildirimlerin sonucunda çadır kentte oturumları genişlettik, farklı gruplarla çalışmaya başladık. Oturumlarımıza önceden katılan kız çocukları bu sefer ablalarını, kız kardeşlerini, kuzenlerini, arkadaşlarını çağırmaya başladı. Merak ve katılım gün geçtikçe artıyordu.
KARAVANIMIZLA YOLLARDA
Öte yandan hava gittikçe ısınıyor, çadırımızda oturumları yürütmek gittikçe zorlaşıyordu. Tam bu noktada imdadımıza UNICEF’in desteğiyle hazırladığımız karavanımız yetişti. Artık bu karavan sayesinde, kız çocukları çadır kentin sıcak ve kalabalık halinden haftada bir gün, bir buçuk saat bile olsa uzaklaşabiliyordu.
Katılımcılarımızdan Hale* bu durumu şöyle anlatmıştı: “Burada kendimi başka bir dünyada gibi hissediyorum. Sanki tüm sorunlarım bir süreliğine de olsa bitmiş gibi... Sizinle sadece ergenlik konularını konuşmak çok iyi geliyor.”
Çalıştığımız bölgeler, kız çocuklarının potansiyellerini ortaya koyabilmesinin çok da kolay olduğu coğrafyalar değil. Katılımcılarımızdan Emel*, oturumların bu açıdan da hayatına etki ettiğini şöyle anlatmıştı: “Burada sadece kız çocuğu olduğum için seviliyorum. Büyüdüğümde sizin gibi kız çocuklarına örnek olacak ablalar olmak istiyorum.”
Karavanımız sayesinde, Kahramanmaraş’ın kırsal kesimlerine de KÇGP oturumlarını götürebildik. Bu bölgelerde çocuk yaşta evlendirilen, okula gidemeyen, akran zorbalığına maruz kalan, mülteci oldukları için ayrımcılığa uğrayan, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve aile içi şiddet riski olan kız çocukları ile çalıştık. Oturumlarımıza çocukların istedikleri şeyleri yazabilecekleri küçük bir kutu hazırlayarak gidiyorduk. Böylece oturumun ardından hem onların geri bildirimlerini okuyabiliyor hem de grup içerisinde açmak istemedikleri herhangi bir sorunlarına destek olabiliyorduk. Gerekli durumlarda çocukların da onayını alarak koruma ekiplerine ve psikologlara yönlendirmelerde bulunduk.
Oturumlarımızla 3 ayda yaklaşık 100 kız çocuğuna ulaştık. UNICEF’in desteğiyle Kasım 2023 tarihine kadar da oturumlar Kahramanmaraş’in belli bölgelerindeki okullarda uygulanmaya devam etti. KÇGP oturumları sadece kız çocukları için değil, biz uygulayıcılar için de dönüştürücü oldu; bir nevi kendi çocukluğumuzla bağlantımızı güçlendirdi. Kendi aramızda bu konuyu konuşurken Esra, bazı kültürlerdeki ‘regl tokadı’ uygulamasını hatırlatarak şöyle demişti örneğin; “Ben köyde doğmuş bir kız çocuğum. Annem ilk regl olduğumda bana sarılmıştı. Başka kızların da korku kültüründen uzak, kimliklerini severek bu süreci yaşamasını istiyorum.”
Öte yandan ortak deneyimlerimiz olduğunu fark ettiğimiz başka bir konu da, çoğumuzun regl eğitimini çok kısıtlı aldığı ve çoğunlukla kulaktan dolma bilgilerle bu süreci yaşadığımızdı. Makbule’nin dediği gibi, “Ergenlikte yanlış bilgilere çok fazla maruz kalmıştım. Yaşadığım toplumun regli hastalık, günah olarak regli nitelendirebildiğini biliyorum. Bu sebeple oturumlarda kız çocuklarına bunun doğal bir süreç olduğunu vurguluyorum. Doğru tıbbi yönlendirmelerin çok önemli olduğunu eğitim verdiğimiz süreçte fark ettik.”
KÇGP oturumlarımız farklı sahalarda devam ediyor. Kendi gücünün farkında olan ve ergenliğin hayatın doğal bir parçası olduğunu bilen kız çocukları için biz her zaman buradayız.
Kız çocuklarının büyüme yolculuğuna eşlik ederken bize desteklerini sunan Kahramanmaraş psikososyal destek (PSS) çalışanlarına; ‘Oğlan Çocukları için Destek Programı’nı uygulayan Cem Köse ve Ferhat Demir’e, Kız Çocukları İçin Güçlenme Programı’nı (KÇGP) okullarda uygulayan PSS ekibinden Gülistan Bayram’a, KÇGP’nin acil duruma uyarlanmasında katkı sağlayan PSS İstanbul ekibinden sevgili Şükran Diler’e teşekkür ederiz.
*Danışanlarımızın isimleri, özlük haklarını korumak amacıyla değiştirilmiştir.
Müfide Zeynep Başol
Saha Çalışanı / İstanbul
Editör: Gözde Kazaz
İletişim Uzmanı / İstanbul
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.