“Ergenlik döneminde herkes gibi ben de utanıyordum. Vücudum değişiyor. Ama bu çok normal bir şey, çünkü büyüyorum. Toprağa bir tohum ekseniz, o tohum olarak büyümez ki. Fidan olur, yaprakları olur.”
Hayata Destek Derneği Viranşehir psikososyal destek ekibi olarak “Kız Çocuklarını Güçlendirme” amacıyla oturumlar düzenliyoruz. Çocuk işçi olarak çalışan veya çalışma riski altında olan, daha çok kırsal bölgelerde yaşayan, temel hak ve hizmetlere erişmekte zorluk yaşayan kız çocuklarıyla düzenlediğimiz bu atölyelerden bir katılımcıyla, Berivan’la* tanışın.
15 yaşındaki Berivan, Viranşehir Anadolu Lisesi’nde okuyor; Kavurga Köyü’nde yaşıyor. Gezmeyi çok seviyor, “ama maalesef gezmek için ne fırsatım ne de imkânım oluyor. En fazla buradan merkezde bulunan okuluma gidebiliyorum” diyor. Müzik dinlemeyi ve şarkı söylemeyi çok seviyor; bu yüzden okuldaki koroya katılmış. Öğretmenlerini, arkadaşlarını, okulunu ve ailesini de çok seviyor. Bir de kardeşleriyle vakit geçirmeyi seviyor; pandemi nedeniyle eve kapandıkları için epey sıkılıyor. Ama o yine de kendini mutlu edecek şeyleri bulabilen bir kız çocuğu. Berivan’la Hayata Destek’le kesişen yollarını ve bu programın hayatına kattıklarını konuştuk; buyurun ‘kız kıza’ muhabbetimize…
Hayata Destek’le nasıl tanıştın?
Ortaokuldayken, köy okulumuza Çocuk Hakları Günü’nde Hayata Destek Derneği gelmişti. Okuldaki bütün sınıflara çocuk hakları anlatıldı. Çocuk haklarını daha önce okuldaki öğretmenlerimiz de bize anlatmıştı ama eğlenerek öğrenmek daha çok keyif vermişti bana.
Sonra sanırım Mart ayıydı, Hayata Destek’ten hocalar önce bizimle daha sonra annelerimizle bir toplantı yaptılar. İki ay sürecek olan bir atölyeyi anlattılar. Bu atölyeye sadece kız çocukları katılacaktı. Tabi ki ben katılmak istedim. Daha sonra 10 arkadaş bu etkinliklere katıldık. Çok güzel 2 ay geçirdik beraber.
“Kimse Bana ‘Ne Hissediyorsun?’ Diye Sormamıştı”
Kız Çocuklarını Güçlendirme Programı’nda neler konuşuyorsunuz?
İki ay boyunca haftada iki gün geldik. İlk gün tanıştık ve grup kurallarımızı belirledik. Herkes birbirine saygı duyuyordu. Ve kimse kimseye ‘sen yanlışsın’ demiyordu. Tartışıyorduk kendi aramızda. İkinci gün kendimizi güvenli bir yerde hissettik önce; sonra yaşadığımız yerleri çizdik ve bu yerde bizim için güvenli yerleri ve insanları belirledik. Ama bu yerlerde bizi korkutan, üzen ve endişelendiren yerleri ve kişileri de belirledik. Ben, bir şey olduğu zaman başvuru yapacağım yerlerin bu kadar çok olduğunu bilmiyordum. Ama artık biliyorum ve arkadaşlarıma anlatıyorum.
Daha sonra duygularımızdan bahsettik. Kimse bana ‘ne hissediyorsun?’ diye sormamıştı şimdiye kadar. Herkes bana sürekli ne yapmam gerektiğini söylüyordu. Üzülmek insana kötü hissettiriyor ama üzülmek de bana ait bir duygu ve artık duygularımı iyi-kötü diye ayırmıyorum.
Herkes gibi ben de ailem ile sorun yaşıyorum. Beni anladıklarını düşünmüyordum. Ama ben de onları anlamıyormuşum. Aslında ailem yanımda olmaya çalışıyormuş. Bunu fark etmemi sağladınız.
Kız çocuklarını ilgilendiren başka konular hakkında da bir şeyler öğrendik. Başta utandım. Ama insan kendinden utanmamalıymış. Bu atölye sayesinde, vücudumuzda yaşanan her şeyin normal olduğunu öğrendik. Normal olmayan şey insanların bilgisizliği ve öğrenmek yerine çocukları korkutarak, utandırarak susturmasıymış. Ergenlik döneminde herkes gibi ben de utanıyordum. Vücudum değişiyor sürekli. Ama bu çok normal bir şey, çünkü büyüyorum. Toprağa bir tohum ekseniz, o tohum olarak büyümez ki. Fidan olur, yaprakları olur. Ama büyükler hepsi aynı kalalım istiyor ya da aynı kalmayacaksak da bunu görmek istemiyorlar. Adetli iken, karnın ağrır, başın ağrır, halsiz olursun. Bunlar çok normal ama insan böyle olduğunda ilgi bekliyor ailesinden. Bazı anneler “bana sorma, bu konuları konuşma” diyor. Oysa, bu dönemde insanın desteğe ihtiyacı oluyor.
Kısacası, kendi bedenimin ne kadar değerli ve özel olduğunu anladım. Yalnız olmadığımı ve ihtiyacım olduğunda destek alabileceğimi öğrendim. Hem eğlendim hem de öğrendim. Keşke bitmeseydi.
Sence pandemi hayatını nasıl etkiledi?
Bu dönemde okula gidememek beni çok etkiledi. Çünkü evden başka gidebildiğim tek yer okuldu. Arkadaşlarımla pandemiden önce aramızda güzel bir bağımız vardı. Birbirimizden uzaklaştığımız için birçok samimi arkadaşımla görüşemedik. Şu an eskisi kadar sosyal değilim ve bu durum beni üzüyor.
Pandemi başladığında lise sınavına hazırlanıyordum ve artık okula gidemiyorduk. Başarılı bir öğrenciydim ama ne EBA’ya erişebiliyordum ne de canlı derslere katılabiliyordum. Babamın akıllı telefonu vardı ama yaşadığımız yerde şebeke sorunlarından dolayı telefon işe yaramıyordu. Sınava bir aydan az bir süre kala sınıf öğretmenim ile konuştuk. Öğretmenim, açtığım e-mail hesabına dersleri ve soruları gönderdi. Çözemediğim sorular için onu arıyordum, benimle ilgileniyordu. Ama çok geç kalmıştık artık. Sınavın sonunda Anadolu lisesini kazandım. Şu an okuduğum okul da iyi ama kendimi hep fen lisesinde hayal ediyordum.
“Bizim Okumaktan Başka Şansımız Yok”
Sence kız çocukları hangi haklarına erişemiyor?
En başta eğitim hakkına. Zaten kızlar çok okula gönderilmiyordu. Pandemi başladı, kızlar daha çok okuldan uzaklaştı. Ya aileler okula göndermiyor ya da derslerini takip etmeleri için ellerinde telefon ve tablet yok. Bizim burada erkekler okusun istiyorlar ama kızlara da ‘ev işi yap, tarlaya git, kardeşine bak’ diyorlar. En kötüsü de bazı aileler kız çocuklarını okutmayıp evlendiriyor.
Çalışmak kötü bir şeydir, demiyorum. Ben de aileme yardım ediyorum tarlada. Kazandığımız paranın bir kısmını ailem okulum için bana veriyor. Ama kızları okutmamak ve tarlada çalıştırmak çok kötü bir şey.
Aslında hepimiz insanız ve aynı haklarımız var. Ama bu haklar biz kızlara verilmiyor. Biz ne kadar eşitiz desek de toplum bizi erkeklerle eşit görmüyor. Bizim okumaktan başka şansımız yok. Bu yüzden kızlar ne olursa olsun okumalı.
“Engeller Aşılmak İçin Var”
Kız Çocuklarını Güçlendirme Programı hayatında nasıl bir değişikliğe neden oldu?
Her şeyden önce, bu programdan sonra kendimi çok güçlü hissetmeye başladım. Bu etkinlikler kendimi keşfetmemi sağladı. Şimdi ne istediğini bilen güçlü bir kız çocuğuyum ben. Ayrıca, kimden destek istemem gerektiğini de biliyorum.
En güzeli de güvendiğin birine kendinle ilgili bir şey anlatmak. ‘aman şu erkek bunun yanında bu konuyu konuşma’, ‘şşşşt sesini alçalt ayıp’ ‘kimse duymasın’ ‘sen kızsın böyle deme, böyle davranma’ diye ayıp öğretilen bir sürü şeyin aslında başka başka bir sürü insanın başına geldiğini ve bu şeyleri sadece ben değil etrafımdaki hemen herkesin duyduğunu fark ettim. Ama artık, merak ettiğim ne varsa gidip güvendiğim birine, mesela anneme anlatıyorum. Annem başta utandı falan ama artık sohbet ediyoruz.
Bazen annemle zıtlaştığımız konular olabiliyor. Öğrendiğim bilgileri annemle tartışıyoruz. Onun da düşünmesini ve düşüncelerinin değişmesini sağlamaya çalışıyorum. O da tartıştığımız konuları bazen babama anlatıyor. Bu programın, böyle güzel bir etkisi oldu hayatıma.
Buradan hem kız çocuklarına hem de yetişkinlere bir mesaj vermek ister misin?
Kız çocuklarına ve yeryüzündeki bütün kadınlara şunu söylemek istiyorum: İstediğimiz her şeyi yapacak gücümüz var. Yolumuza engeller çıkabilir ama engeller aşılmak için var. Haklarımızı bilip birbirimizi destekleyelim. Değişmesini istediğimiz her şeyi yüksek sesle söyleyelim. Sesimiz daha cesur ve özgüvenli çıkmalı. Biz kızlar güçlerimizi birleştirirsek sesimizi duyurabiliriz, bazı şeyleri değiştirebiliriz. Kız çocukları güçlenirse; annelerini, ablalarını ve hayatındaki diğer kadınları güçlendirir. Kadınlar erkekleri değiştirebilir, kadınlar güçlenirse toplum güçlenir.
* Danışanın ismi, özlük haklarını korumak amacıyla değiştirilmiştir.
Zeynep Yel
Saha Çalışanı / Viranşehir-Urfa
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.