alanına yöneldi, salıncaktaki kardeşinin yanına vardı, bir şeyler sorar
gibiydi. Kardeşinin baş hareketiyle arkasını döndü, koşmaya başladı.
Olabildiğince kısa, onu ‘ev’e olabildiğince çabuk ulaştıracak bir yol
arıyordu. Vücudunun geçebileceği her yer yol idi ona; banklar, ağaçlar,
çadırlar, odunlar engel değildi. Adımları daha da hızlandı. Çadırların
arasından ilerliyordu koşarak. Evleri uzaktı. Çadırları bir bir geride
bırakırken, çok sevdiği futbolda topu ayağına alıp rakip takım oyuncularını
ardına dizer gibi bir hali vardı. Bir sağdan, bir soldan…
he went towards the playground, arrived next to his little brother in a swing,
he seemed as if he was asking something. He turned around with his brother’s
head movement, started running. He was looking for a route that would take him
to home as quick as possible. Every place which his body was able to fit into
was road to him. Banks, trees, tents, timber were not obstacles. His steps
became faster. He was moving between the tents. His home was far away.he looked
as if he was crossing all the opponent players in a football game which he
loves. One from left, one from right…
Kışın okula geç kaldığında da öyle
koşardı. Yürüyerek yarım saatte gittiği yolu on dakikada koşuverirdi.
Arkadaşlarının bahçede sırada olduğunu görünce ise yavaşlardı, ne de olsa ders
başlamamıştı, yetişecekti.
winter. It would take 10 minutes to run the road which took 30 minutes to walk.
When he realizes that his friends are at the garden he would slow down, after
all the classes didn’t started, he would make it.
Ev görününce yavaşladı. Annesi akşam yemeği için sacda yufka ekmek yapacaktı,
ateş yakıyordu, dumanın arasında gördüğü anda seslendi “Déé!”.
pastry bread for dinner, she was lighting fire, when she saw him behind the
smoke she yelled “Déé!”.
Annesi, evet anlamında başını salladı.
his breath.
Duruldu, göğüs kafesi dışında bir yeri kıpırdamıyordu. Arkasını döndü ve -az
önce koşan kendisi değilmiş gibi- yavaşça sahanın yolunu tuttu. Sahanın başında
belirdiğinde topu önüne yuvarladılar, iyi vururdu uzaktan. Bu sefer vurmadı
topa, yanından öylece geçip geldi.
and slowly – as if it wasn’t him who was running just a minute ago – he took
the road to the field. When he appeared in the field, they rolled the ball in
front of him, he would hit the ball quite nicely from far away. This time he
skipped, he walked past the ball.
“Örtmenim” dedi. “Gidiyoruz.”
“Nereye?”
“Where?”
“Yatılıya. (1)
…..’in babası ……’dan geldi. İş ayarlamak
için gitmişti oraya. Bu akşam evi söküp gideceğiz.”
Tonight we will dismantle the tent and leave.”
Kuşlar sustu, rüzgar durdu, sessizlik…
Formasının düğümlerini çözdü. Kendisine büyük geldiği için belinden iki kez
düğümlemişti. Yedekteki arkadaşına verdi formayı. O oynayamayacaksa bir başka
çocuğun oynamaya hakkı vardı. O, bunu biliyordu artık.
because it was too big for him. He gave it to his friend in fill – in. If he
wasn’t able to play another child has the right to play. He knew that now.
Tokalaşmanın ardından oluşan sessizliği iki kelime bozdu:
course, we would “shake hands”. After the shaking hand session two words cut
the silence:
Salıncağa gitti, kardeşini aldı. Vurmadı ona, kızmadı, bağırmadı. Elini tuttu,
eve doğru yola koyuldu.
angry, shouted. He hold his hand and went to his home.
Zaman gelmişti ve gitmeleri gerekiyordu, onlarca aile gibi. Gelmeler, gitmeler,
tanışmalar, vedalar, fındık, pamuk, çapa bir yana; onun çocuk yüreği daha da
güzeldi artık. Daha bir yakışıyordu o yüreğe:
time has come and they needed to leave, like tens of families. Arrivals,
departures, meetings, goodbyes, hazelnut, cotton on one side, his child heart
was even more beautiful. He suited more to his heart:
Hayata Destek Ekibinden
Sinan Turunç
erdiğinden, göçer mevsimlik işçi ailelerden iş bulabilenler, geçici konaklama
yerlerinden ayrılıp yüksek kesimlerdeki bahçelere çadırlarını yanlarına alarak,
yatılı konaklamaya gidiyorlar.
agricultural workers who can find jobs, leave their temporary accommodation with
their tents to boarding accommodation to work in gardens in higher places.
duygusal olarak bir süre sonra ayrılacakları çalışanlara bağlanmasınlar diye
çocuklarla öpüşüp sarılmak yerine tokalaşıyor.
instead of hugging and kissing in order to prevent the emotional bonding with
children because they need to leave after a while.
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.