Suriye’deki savaşta 6 yıl geride kalırken, bu savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen ilk Suriyeli mültecilerin evlerinden uzakta hayata tutunma mücadelesi 5. yılını tamamlıyor. Kriz artık kısa dönemli çözümlerin ötesinde, geleceğe dair öngörülü adımların atılmasını gerektiriyor. Geçen Şubat ayında Suriyeliler için yürürlüğe sokulan “çalışma izni prosedürü” bu adımlardan biriydi. Atılan adımla birlikte, Türkiye’de çalışma ehliyeti olan yaklaşık 1.6 milyon yetişkin Suriyeli, belirlenen kriterler dâhilinde hayatlarını çalışarak kazanabilme hakkını elde etti. Suriyelilerin gündelik hayatlarında, dolayısıyla iş hayatlarında da karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunlardan biri ise dil engeli. Birçok işveren yabancı çalışanların işe kabulü için A1 seviyesinde Türkçe konuşma şartı arıyor. İşte bu noktada Hayata Destek Derneği olarak biz de Narlıca Hayata Destek Evimizde Halk Eğitim işbirliğinde, tamamlandığı koşulda katılımcılara A1 sertifikaları verdiğimiz Türkçe kursları ile mültecilerin hayatlarına destek olmak için kolları sıvadık. Öğretmenlerimiz Güliz Karataş, Kenan Çiçekli ve Cevdet Yaşar, mülteci destek programımız kapsamında yürüttüğümüz Türkçe kurslarına dair sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Güliz: Ben Güliz Karataş, Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. İki yıldır Hayata Destek Derneği’nde çalışıyorum. Sekiz yıldır öğretmenlik yapıyorum.
Kenan: Ben Kenan Çiçekli, altı aydan beri Hayata Destek’teyim. Daha önce Apaydın Kampı’nda çalıştım. Sekiz yıllık öğretmenim.
Cevdet: Ben Cevdet Yaşar. Dört aydır Hayata Destek Derneği’nde çalışıyorum. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. Sekiz yıllık öğretmenim.
Sohbetimize Hatay’daki Narlıca Hayata Destek Evi’nden başlayalım. Burada neler yapılıyor? Etkinliklere kimler katılıyor? Faaliyet ve hizmetlerin içeriğinde neler var?
Kenan: Neredeyse her yaş grubuna yönelik Türkçe, Arapça ve İngilizce dil öğretimi, bilgisayar kursu vb. etkinlikler yapıyoruz. Etkinliklerde 6-8 yaş grubundan başlayıp 60-65 yaş grubuna kadar geniş bir katılımcı kitlesine hitap ediyoruz.
Güliz: İnsanların sosyal hayatlarını idame ettirebilmeleri için dil kursları veriyoruz, yeteneklerini geliştiren dikiş-nakış, el işleri yaparak hem meslek edinmeleri hem de sorunlarından bir nebze de olsa uzaklaşmalarını sağlıyoruz. Bu eğitimler esnasında amacımız sadece öğretmek değil, aynı zamanda psiko-sosyal destek de sağlamak.
Yetişkinlere yönelik eğitici kurslar arasında dil kurslarına ilgi ne boyutta? Hatay özelinde ya da genel olarak bu ilgi (ya da ilgisizliğin) nedeni nedir sizce?
Cevdet: Suriyeliler buradaki hayata adapte olabilmeleri için Türkçe’nin önemini fark etmiş durumdalar. Erkeklerin ve kadınların sosyal hayatlarını devam ettirmeleri, bir meslek edinmeleri için Türkçe’nin zaruri olduğunu fark etmeleri Türkçe kurslarına olan katılımı ilgiyi artırıyor.
Toplum merkezinde Türkçe dil kursu ne zaman başladı? Başta ilgi nasıldı, süreç nasıl ilerledi?
Güliz: Narlıca Hayata Destek Evi açıldığından beri dil kurslarımız devam ediyor. Haziran 2016’da ise yeni bir aşamaya geçtik. Halk Eğitim Merkezi işbirliği ile resmi A1 sertifika programına başladık. Programın sertifikalı oluşu, yararlanıcılarımızın yeni dil eğitimlerini resmi biçimde yansıtan bir belgeyi bu program sonunda elde edebilmeleri Türkçe kurslarımıza ilgiyi daha da arttırdı.
Kursa başlarken tanımladığınız hedef neydi? Nasıl bir içerik ve düzeyde Türkçe dersleri verdiniz?
Kenan: Başlıca hedefimiz insanların savaşın bıraktığı izlerden bir nebze de olsa arınmasını, arınırken de yeni hayatlarına adapte olmalarında karşılaştıkları en önemli engellerden biri olan dil bariyerini aşabilmelerini sağlamaktı. Sosyal hayatlarında sağlıklı ve etkili iletişim kurabilmelerine, Türkçe’yi doğru şekilde konuşmaları ve anlamalarına yardımcı olmayı hedefimize koyduk. Bu nedenle öncelikle gündelik hayatta kullanılan dil ve diyaloglara yönelik çalışmalara ağırlık verdik.
Güliz: İlk katılımcılarımızda bazı çekinceler olduğunu gözlemliyorduk, fakat etraflarıyla Türkçe iletişim kurmaya başladıklarında bu çekinceler dili öğrenmeye dair güçlü bir hevese dönüştü.
Başta katılımcıların bazı çekinceleri olduğunu ifade ettiniz. Neydi bu çekinceler? Nasıl aşıldı?
Cevdet: Türk dili eklemeli bir dil olduğu için onlara yabancı geliyordu ve zorlanacaklarını düşünüyorlardı. Daha önce katıldıkları, başka kurumlar tarafından verilen kurslarda devamlılık olmadığından, yeterli bilgiye erişemeden kursların bittiğinden ya da kursların içeriği dilbilgisi ağırlıklı olduğu için öğrendiklerini günlük hayatlarında kullanamadıklarından yakınıyorlardı. Bizim kurslarımıza dair de bu anlamda çekinceleri vardı. Kısa sürede aştık. Çünkü bizim amacımız sadece Türkçenin gramerini öğretmek değil, Türkçe’nin kurallarını anlatırken
günlük hayatta kullanım yerlerine de dikkat çekmek. Kurslarımızda dilbilgisi kurallarının kuru anlatımından ziyade onların cümle içindeki kullanımlarına, diyaloglara yer vererek ilerledik.
Kurs sürecinde katılımcıların gelişimlerini gözlemlediniz. Peki, bu gelişim gündelik hayatlarına nasıl yansıdı, sizinle paylaştıkları ya da tanık olduğunuz hikâyeler var mı?
Kenan: Kursa gelmeden önce bir kelime dahi bilmeyen katılımcılar kurs bitiminde kurallı cümle kurmaya başladı. Günlük hayatta gidecekleri yerleri artık tabelalardan okuyarak ya da dışardaki insanlara sorarak tek başlarına bulabiliyorlar. Bu bile böylesine kısa bir sürede bu eğitimin hayatlarına nasıl katkı sağladığını gösteriyor. Bizim buradaki amacımız sadece onlara dili öğretmek değil onların hayatlarına yardımcı olabilmek. Mesela katılımcılarımızdan biri buradaki eğitim sayesinde çocuğunun okulundaki Türkçe dersine yardımcı olduğunu belirtti. Bir diğer
katılımcı doktora sorununu rahatça ifade edebilecek duruma geldiğini ve bundan dolayı duyduğu mutluluğu bizimle paylaştı. İşte bu paylaşımlar amacımıza erişebildiğimizi gösteriyor.
Sizi eğitmen olarak Türkçe kursu boyunca motive eden ve/veya zorlayan şeyler nelerdi?
Güliz: Katılımcılarımızın öğrendiklerini günlük hayatta kullanabildiğini görmek bizim en büyük motivasyonumuz oldu. Emeklerin boşa gitmediğini ve bu emeğin insanlara yarar sağladığını anlamak tarifsiz bir mutluluk verdi. Her işte olduğu gibi bizim açımızdan da bazı zorluklar ortaya çıktı. Özellikle katılımcıların zor yaşam koşulları içerisinde olduklarını görmenin, aile içinde yaşadıkları olumsuzlukları öğrenmenin kimi zaman duygusal yükü çok ağır oldu. Bazı katılımcılar bu olumsuz durumlar nedeniyle kursa devam edemedi. Ayrıca katılımcılar arasında var olan seviye farkı da derslerin işleniş hızında bizi zorlayan başlıca etken oldu.
Ve kurs tamamlandı. Katılımcıların elde ettiği sertifika ne anlam ifade ediyor, katılımcılara nasıl bir fayda sağlayacak?
Cevdet: Öncelikle bu sertifika onlar için birçok yerde iş fırsatı anlamına geliyor. Türkiye’de birçok yer yabancıları işe alırken A1 düzeyinde Türkçe yeterlilik belgesi istiyor. Kurs sürecini başarıyla tamamlayan katılımcılarımız bizden aldıkları sertifika ile dil yeterliliklerini resmi olarak belgelendirebildi.
Türkçe dil kursları devam edecek değil mi? Yeni dönem planlarınız nedir?
Güliz: Evet, Türkçe kurslarımız toplum merkezimizde devam ediyor. Biz yeni dönemde A2 sertifikası da vermeyi planlıyoruz. Kurs sayımızı arttırarak daha çok katılımcıya ulaşmayı hedefliyoruz. Narlıca Hayata Destek Evi’ne gelemeyen katılımcılara mobil eğitimler vermeye başladık bile. Hatay’da Altınözü’ne bağlı köylerde Türkçe kurslarını programlı olarak hizmete açacağız. Böylelikle daha fazla insana yardım edecek, hayatlarına yardımcı olacak dil becerilerini kazandıracağız.
Bu işi yapmanın sizin için anlamını bizimle paylaşabilir misiniz?
Cevdet: Her insanın hayattan farklı beklentileri vardır. Burada bulunan bizler ortak hedefler doğrultusunda yan yanayız. Bizim için her insan değerli. Biz bunun farkında olduğumuz için buradayız. Buraya gelen katılımcıların her birine ayrı önem veriyor onların kişisel gelişimine katkı sağlamak için yoğun çaba sarf ediyoruz.
Güliz: Hepimiz kendi sorunlarımızı kapının eşiğinde bırakıp dersliklere giriyoruz. Katılımcılarımızı iyimser ve güler yüzlü yaklaşıyoruz. Onlar hangi konuyu paylaşırlarsa paylaşsınlar onlara yardım etmek için uğraşıyoruz. Kendilerini değerli hissetmeleri için elimizden geleni yapıyoruz.
Kenan: Bütün bunları yaparken en temelde amacımız, onlara savaşın uzağında, insana yaraşır bir hayat yaşayabilmeleri için destek olmak. Yaralarını sağaltmalarına yardımcı olabilmek, bir nebze olsun yüzlerinde tebessüm oluşturmak… İnsan olmanın en temel ihtiyacı, kendini ifade edebilmek, iletişim kurabilmek. İşte bu noktada yanlarındayız.
Çiğdem Usta
Hayata Destek Derneği Kurumsal İletişim Uzmanı
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.