Depremden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Hatay’da acil durum çalışmamıza devam ediyor; hijyen ihtiyaçlarını karşılama ve barınma şartlarını iyileştirme başta olmak üzere afetten etkilenen insanların hayatına destek oluyoruz*. Gelecek hala belirsiz, yaşam hala çok zor; ama Hataylıların birbirleriyle ve şehirleriyle kurdukları derin bağ, bir umut ışığı için yeterli oluyor.
Kahramanmaraş Depremlerinin etkilendiği tüm bölgede, 2 milyon 800 bin kişinin resmi ya da gayri resmi barınma alanlarında yaşadığı tahmin ediliyor. Tüm afet bölgesindeki resmi yerleşimlerde yaşayan kişilerin %70’i, gayri resmi yerleşimlerde yaşayan kişilerin %60’ı ise Hatay’da yaşıyor, yani bu il, toplu barınma alanlarında yaşayan kişilerin büyük bir çoğunluğuna ev sahipliği yapıyor[1]. Depremin üzerinden 2 ay geçmiş olmasına rağmen yıkılmış ya da hasarlı binaların çoğu hala duruyor, moloz kaldırma çalışmaları devam etse de daha yapılması gereken çok şey var.
Hatay’da görüştüğümüz afetten etkilenen kişilerin hemen hepsi, kendi evinin önünde, mahallesinde barınıyor. “Çadır alanlarına ya da konteyner kentlere taşınmak ister misiniz?” sorusunun cevabı her yerde birbirine benziyor; tarım ve hayvancılıkla uğraşan, mahalle kültürünün çok sıkı olduğu kırsal bölgelerde kimse yerel bağlarını kaybetmek istemiyor; akrabasını, komşusunu, bahçesini, evini bırakıp başka yerde yaşamak istemiyor. Biz de Hayata Destek olarak, özellikle kırsaldaki dağınık barınma alanlarına ulaşmaya çalışıyoruz. Hijyen, gıda paketleri, çadır, kıyafet gibi temel ihtiyaçları dağıtıyor; su tankları, seyyar tuvalet ve duşlar kuruyor; mobil çamaşır yıkama ünitemizi dolaştırıyoruz.
Maşuklu Mahallesi’nde yaşayan Gülden Helvacı, mobil çamaşır yıkama ünitesini kullananlar arasında. Ayaküstü sohbet ederken ısrar ediyor, bizi çadırına davet edip çay ikram ediyor. Geri çevirmemiz mümkün değil, takip ediyoruz Gülden’i. Evi tamamen yıkılan, depremin ardından ilk günlerini arabada geçiren Gülden ve ailesi bugün, onlara birkaç hafta önce ulaştırdığımız çadırda kalıyor. Evlerinin yakınına kurdukları çadırlarda akrabalar, komşularla depremde yıkılan mahallelerini adeta yeniden kurmuşlar, her ihtiyaçlarını beraberce karşılamaya çalışıyorlar. Gülden başlarına geleni şöyle özetliyor: “6 Şubat saat 4’e kadar her şeyimiz vardı; arabamız, evimiz… Şimdi her şey enkaz altında. Gene de çok şükür hayattayız.”
Esra ve Sinan Baddur çifti de iki küçük çocukları ve aileleriyle, onlara temin ettiğimiz çadırda yaşıyor. Hayata Destek’ten gelen hijyen paketlerinin ihtiyaçlarını karşıladığını belirten Sinan, “Paketin içinde hiç gereksiz malzeme yoktu, hepsi işimize yaradı.” diyor. Evleri az hasarlı ama içine girmeye korkuyorlar. Küçük kızları yakındaki bir kamp alanında sahra çadırında kurulacak ilkokula gideceği için çok heyecanlı. Çocuklarının neşesiyle gülümseyen anne Esra, hayatlarının her alanındaki belirsizliğe değiniyor, tedirginliğini dile getiriyor.
Depremden etkilenen kişilere ihtiyaç malzemelerini ulaştırırken, en kırılgan kesimlere öncelik veriyoruz. Hamile kadınlar, küçük çocuk sahibi aileler, kronik hastalar, yaşlılar, engeli olan kişiler öncelik sıralamamızın başında geliyor. Yanı sıra, sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı gruplara da ulaşmaya çalışıyoruz. 11 kişilik Halid ailesi de böyle bir aile. 10 sene önce Suriye, Hama’dan Hatay’a gelen ve Bozhöyük Mahallesi’ne yerleşen ailenin evleri depremde yıkıldı. Deprem sonrası bir okulun bahçesinde, derme çatma brandalarda tüm mahalleliyle birlikte yaşayan aile, ihtiyaç malzemesi dağıtımı sırasında yaşanan bir gerginlik nedeniyle mahalleden ayrılmak zorunda kaldı. Mahalle merkezine birkaç kilometre uzaklıktaki araziye 50 kişilik bir grup olarak yerleştiler. Ali Halid, Hayata Destek ekibi gelene kadar hiçbir desteğe ulaşamadıklarını söylüyor. Çadır verdiğimiz, hijyen ve gıda paketleri ulaştırdığımız bu alana ayrıca bir seyyar duş ve tuvalet ünitesi yerleştirdik. Özellikle duş ve tuvaletin çok yararlı olduğunu söyleyen Ali Halid, bir şekilde hayatlarını devam ettirdiklerini söylüyor. Ancak görüşmemizin sonunda buruk biçimde yaklaşan Ramazan bayramına değiniyor: “Eskiden tarlada çalışır, bayramda hep beraber kahvaltı soframızda toplanırdık. Çocuklara elden geldiğince bayramlık kıyafet alırdık. Bu bayramda kahvaltılık bile bulmak zor.”
Depremin ilk günlerinde hem arama kurtarma çalışmalarının hem de yardımların ulaşmasında yaşanan sorunlarla sıkça gündeme gelen Samandağ yıkımın en derinden hissedildiği yerlerden. Ve bu yıkımın ardından umutları yeşertmeye çalışan pek çok insan var. Onlardan biri de öğrencileri için olmazları olduran öğretmen İlker Numal. Depremin ardından çalıştığı dershane yıkılınca yaklaşık 25 öğretmen, çadırlar ve eğitim malzemeleri temin etti, sınava hazırlık kurslarına başladı. Bugün üniversite ve lise sınavlarına hazırlanan yaklaşık 300 genç, bu çadırlarda eğitim görüyor. İlker öğretmen, buranın hem öğrenme hem de yaşam alanı olduğunu söylüyor: “Çocuklar yemeklerini de burada yiyor, akşam saat 22.00’a kadar burada kalıyor. Yaşadığı çadırına gitse ne olacak? 15 kişi bir arada yaşıyor, orada ders çalışamaz. Burada hem yaşıyorlar, hem çalışıyorlar.” Başlarda tuvalet sıkıntısı yaşanırken, Hayata Destek’in yerleştirdiği tuvaletler ve su deposu bu çadır alanındaki hijyen ihtiyacına cevap veriyor.
Samandağ’daki başka bir dirençli öğretmen de Sami Karasu. Sami öğretmen de kendisi gibi gönüllü öğretmenlerle bir seyyar dershane açma hazırlığında. Şimdiden 400 öğrenciye ulaşmışlar bile. Samandağ’ın depremde en çok zarar gören dört mahallesinden biri olan Atatürk Mahallesi’nde, Karasu’nun yaşadığı sokakta binaların çoğu tamamen çökmüş. Fakat konuştuğumuz kişilerin neredeyse hiçbiri burayı terk etmek istemiyor. Sami öğretmen neden gitmeyeceklerini şöyle açıklıyor: “Samandağ’ı tekrar inşa etmek zorundayız. Ben eğitimciyim, eğitim alanında bir şey yapmaya çalışacağım. Mesela berber bir arkadaşım var, o da berberini açıyor. Yaşam burada yeniden yeşersin diye çalışıyoruz.”
Yıkıma, kayıplara, belirsizliklere, depremin 2. ayı geçmişken hala güncelliğini koruyan acil ihtiyaçlara rağmen yaşam afet bölgesinde devam ediyor. Oğlu ve eşini depremde kaybeden; işitme engelli kızı, gelini ve 2 yaşındaki torunu enkazdan günler sonra kurtulan Hayrettin Altınok, “giden geri geliyor, biz başka yerde yaşayamayız,” dedikten sonra beni peşine takıyor. Birlikte yıkılan evlerinin yanında, branda gerip kurdukları çadırın da yer aldığı bahçesine gidiyoruz. Bahçe yemyeşil, çiçekli. Limon, portakal ağaçları, naneler, taze soğanlar, kümeste tavuklar… Hayrettin teker teker anlatıyor, bahar buralara da gelmiş işte.
Afetten etkilenen kişilerin hayatlarını iyileştirmek için, daha insani koşullarda yaşamaları için, baharla beraber Hatay’da hayat yeniden yeşersin diye hayata destek olmaya devam ediyoruz.
*Hayata Destek’in bu yazıda bahsi geçen insani yardım müdahalelerine katkı sunan kuruluşlar arasında uluslararası insani yardım kuruluşları Diakonie Katastrophenhilfe ve Caritas Germany yer almaktadır.
Gözde Kazaz
Hayata Destek İletişim Uzmanı / Hatay
[1] https://reliefweb.int/report/turkiye/turkiye-2023-earthquakes-situation-report-no-12-30-march-2023-entr
Yazıyı okuduğunuz ve buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler. Şimdi hazır buradayken hayata destek olabilirsiniz.