Adana’da yaşayan beş çocuk annesi Amina, altı yıldır barındığı Türkiye’de pek çok zorlukla baş etmiş. Önce savaş, sonra eşinin vefatıyla sarsılan Amina, bugün yine de geleceğe güvenle bakıyor; yalnız olmadığını bilerek…

Amina** beş çocuğuna tek başına bakan, 36 yaşında bir kadın. Söyleşi için sözleştiğimiz yere, Adana’daki Hayata Destek ofisine girerken sessiz, sakin ve biraz da çekingen görünüyor. Ama hikâyesini anlatmaya başlayınca bunun yanıltıcı bir ilk izlenim olduğunu anlıyorum. Öyle akıcı, öyle kendinden emin anlatıyor ki hikâyesini… Sanki yaşadıklarını yeniden yaşıyor ve hikâyesini anlatırken bir yandan da acısını sağaltmak istiyor.

Amina, bugün Türkiye’de yaşayan yaklaşık 1 milyon 700 bin Suriyeli mülteci kadından biri. Yaşadıkları, aynı zorlukları çeken diğerlerine benzer, ama yine de biricik. Bu biricik hikâyeyi öğrenmek için, Amina’nın ‘ailemden biri gibi’ dediği, Hayata Destek Adana ekibinden sosyal çalışmacı arkadaşımız Nurulayn Kavak’ın Arapça tercüme desteğiyle kayıt tuşuna basıyoruz.

En Zor Sene

2015 yazında, dört çocuğunu ve eşiyle birlikte Türkiye’ye ilk geldiklerinde Şanlıurfa’daki sınıra yakın bir geçici barınma merkezine yerleştiler. Eşi yevmiye karşılığı tarım işçiliği yapıyordu, gıda ihtiyaçları için aldıkları sosyal yardımla da mutfak masraflarını denkleştirmeye çalışıyorlardı. Ciddi bir geçim sıkıntısı çekseler de Amina, kamptaki bu ilk dönemi iyi şekilde anıyor.

Sürekli ağrılarından şikâyet eden kocası da ilk olarak kamptaki geçici sağlık merkezinde bir doktora gitti ve hastaya kanser teşhisi kondu. Genç adam yorucu bir kemoterapi sürecine başladı. Bu sırada, Amina de kampta kuaförlük yaparak ailesini geçindirmeye çabaladı. Emzikli bir bebek, ihtiyaçlarına yetişilmesi gereken çocuklar ve bakım ihtiyacı olan ağır hasta bir eş… İşi bırakarak kocasına ve çocuklarına bakmak zorunda kalınca Amina’nın geçim sıkıntısı daha da büyüdü.

Yalnız ve Tedirgin

Zorlu bir hastalık sürecinin ardından, Amina’nın ‘en yakın arkadaşım’ dediği eşi, henüz 36 yaşındayken vefat etti. Tam bu dönemde ailenin kaldığı kamp da dâhil, Türkiye’deki birçok geçici barınma merkezi kapatıldı. Amina işte o zaman yapayalnız hissettiğini, ne yapacağını bilmez hale geldi. Eski bir komşusunun çağrısıyla Mardin’e gitti, tanıdık birkaç yüzle yan yana gelmeyi, onlardan yardım alabilmeyi umuyordu:

“Mardin’de tanıdığım tek tük insan vardı, herkes ailesiyle meşguldü. Bense duldum, tek başıma bir yere çıkamıyordum, çocuklarımı bırakamıyordum. Eşimi kaybettikten sonra, farklı bir ülkede yaşamak daha da tedirgin edici oldu.”

Kamptan çıktıktan sonra bu yeni şehirde kendini kaybolmuş hissederken yolu Hayata Destek ile kesişti. Ekiplerimiz, Amina’nın kamp kimliğinin geçici koruma kimliğine dönüştürülmesine destek oldu; böylece genç kadın temel hizmetlere erişebilmeye başladı:

“Gıda desteği veren yerlere yönlendirme yaptılar; kamptan çıkanlara verilen nakit desteğini nasıl alabileceğim konusunda destek oldular; adres kaydımı yapmama yardımcı oldular.”

Yeni Hayat, Yeni Zorluklar

Mardin’den sonra yeni durak Adana… Amina, Mardin’deki ekibimizle çevirmen aracılığıyla iletişim kurarken Adana’da ekip üyemiz Nurulayn’ın kendisiyle Arapça konuşması üzerine duyduğu şaşkınlığı ve mutluluğu hem sözleri, hem de gözleriyle anlatıyor.

Sosyal çalışmacı arkadaşımız Nurulayn ilk olarak Amina’nın kimliğinin Adana’da güncellenmesine ve adres kaydına destek oldu. Ardından çocukların okul kaydı yapıldı. Fakat sorunlar bitmiyordu. Amina kiraladığı derme çatma evde, bu sefer kendisini ‘tehdit’ olarak gören alt komşusu bir kadın tarafından kötü muameleye maruz bırakıldı. Sadece Amina değil, çocukları da sözlü şiddetten payını alıyordu. Bir akşam sözlü sataşmalar fiziksel şiddete dönüşünce Amina, çocuklarıyla birlikte kendini sokağa attı; geceyi sokakta geçirdiler.

Avrupa Birliği İnsani Yardım Kurumu (ECHO) tarafından finanse edilen, Danimarka Mülteci Konseyi’yle (DRC) birlikte yürüttüğümüz, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı mültecilerin korunması projesi kapsamında destek verdiğimiz Amina ve çocuklarına hemen bir gecelik konaklama desteği sağladık. Neticede evlerine döndüler ama bu defa da eve hırsız girdi; var olan kısıtlı birikimlerini çaldı. Amina ve çocukları evi boşalttı; şimdi başka bir evde yaşıyorlar.

Pandeminin Etkisi

Bir araştırmaya göre, salgın nedeniyle Türkiye’de işsiz kalan mültecilerin oranı %88’e yükselmiş durumda***. Amina ve ailesi, geçim kaynaklarına erişimde yaşanan bu sıkıntının canlı örneği. Pandemi öncesinde de iş arayıp bulamayan Amina, 17 yaşındaki kızı Sena’yı ve 16 yaşındaki kızı Rama’yı mahalledeki bir terzinin yanına, hayli düşük bir aylıkla çırak olarak vermek zorunda kaldı. Fakat pandemi başlayınca kızları işten çıkarıldı. Şimdi Amina ve ailesine Acil Sosyal Güvenlik Ağı (ESSN)  kapsamında aylık maddi destek sağlanıyor; veresiyelerle, borçlarla da olsa yaşamaya çalışıyorlar. Ama Amina, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen kendisini yalnız hissetmediği için mutlu:

“Derneğinizle tanışmasaydım çok daha kötü koşullarda olabilirdim. Kimlik, adres kaydı, okul kaydı, bu süreçler benim için zordu. Ama buradan aldığım destek sayesinde artık önümü görebiliyorum. Başıma bir şey gelse en azından birinin bana ulaşabileceğini biliyorum. Eskiden eşim yanımdaydı, kendimi güvende hissediyordum; şimdi sizin varlığınız bana kendimi güvende hissettiriyor.”

Gelecek Hayali

Bir de gelecek hayali var; ‘insanın bildiği mesleği yapması çok önemli’ diyor ve kampta olduğu gibi kuaförlük yapmak istediğini belirtiyor. Çocukları için istediği ise, insanın en temel hakkı olan yaşam hakkına dair; “güven içinde olsunlar, sorunlarla karşılaşmadan yaşasınlar.”

Gözde Kazaz
Hayata Destek İletişim Sorumlusu

*Bu yazının İngilizce orijinali Danish Refugee Council’in (DRC) internet sitesinde yayımlanmıştır.

**Danışanımız ve ailesinin isimleri koruma nedeniyle değiştirilmiştir.

***https://www.stgm.org.tr/e-kutuphane/covid-19-salgininin-turkiyede-multeciler-uzerindeki-etkilerinin-sektorel-analizi

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left