Afet sonrası iyileşmede en etkili yöntemlerden biri yaşanan travmayı dayanışma içinde, birlikte atlatabilmek. Deneyimleri paylaşmak, dertleşmek, konuştukça hafiflemek… Psikolojik iyileşme zeminini güçlendiren en önemli unsurlardan biri de birlikte öğrenmek, birlikte yeni deneyimler edinmek ve birlikte üretmek. 6 Şubat Depremlerinde en fazla yıkıma uğramış, en fazla kayıp vermiş şehirlerden biri olan Hatay’da, işte tam da bu hat üzerinde yol alarak afetin ilk gününden beri insani yardım çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Acil yardım dönemindeki faaliyetlerimiz, sahadaki gelişmeler ve değişen ihtiyaçlar çerçevesinde yeniden şekilleniyor. 2024 yılının başından bu yana odağımızı, geçim kaynaklarını desteklemeye yönelttik. Önemli partnerlerimizden biri de, acil yardım çalışmalarımızın başından bu yana işbirliği içinde hareket ettiğimiz insani yardım kuruluşu World Vision Syria Response. Daha önce deprem bölgesindeki hijyen ihtiyacına yönelik yaptığımız çalışmaların ardından, partnerimizle yeni proje dönemimizde, bu sefer mesleki alanlarda beceri geliştirme odaklı atölyeler düzenliyoruz. Mayıs ayı ortasında, bu yeni projemizdeki gelişmeleri takip etmek üzere ben de Hatay sahamızı ziyaret ettim.

Esintili fakat aydınlık bir Mayıs sabahı proje ekibimizle buluşuyoruz ve Narlıca’daki ofisimizden yola koyuluyoruz. Yanımda Hatice, Gülistan ve Emsal var. İstikametimiz Defne ilçesi. Yolumuz Antakya üzerinden geçiyor. Binaların çoğu yıkılmış, yollar hala hasarlı. Rüzgar ve trafiği boğan hafriyat kamyonları, molozların tozlarını kaldırıyor, her yer kum sarısı bir renkte. Kısa bir mesafeyi dahi bozuk yollar nedeniyle hayli uzun vakitte kat edebiliyoruz. Hatay devasa bir şantiye alanı ve şehirde ulaşım hala en büyük sıkıntılardan. İçimden bunları geçirirken bir yandan da ekip arkadaşlarımla projenin gidişatını konuşuyoruz. Bu lojistik sıkıntıların da etkisiyle, planlanan mesleki atölye kurulumlarını yapmanın hayli meşakkatli olduğunu aktarıyorlar. En hızlı başlayan çalışmalarsa kadınların katılımıyla devam eden dikiş atölyeleri. Proje sorumlumuz Gülistan, kursiyer kadınlardan birinin söylediği ve kendisinin unutamadığı cümleyi aktarıyor: “Buraya gelmek bizi dört duvar arasında kalmaktan kurtardı, nefes aldırdı.” Biz de işte o atölyelerden birini, Defne Özyeğin Konteyner Kenti’ndeki kadınları ziyaret ediyoruz. Ve atölyenin kapısından içeri girer girmez ortamdaki coşku bize de bulaşıyor, adeta üzerimizdeki bulutlar dağılıyor.

Nisan ayının başından bu yana malzeme ve belli başlı makine ihtiyaçlarını karşıladığımız, Halk Eğitim ile işbirliği içinde desteklediğimiz dikiş atölyesinde, dikiş makinesi başına ilk defa oturmuş ve halihazırda dikiş bilen kadınlar yan yana çalışıyor. Kadınlarla sohbete başlıyoruz. Kurslarda verilen teknik eğitimin yanı sıra birbirlerinden de çok şey öğrendiklerini belirtiyorlar. Öyle ki artık profesyonel düzeyde üretime başlamışlar, üretimlerini pazara çıkarmaya hazırlar. Ürün gamlarıysa hayli geniş.

Kursiyerlerden Menekşe de dikişe bu atölyede başlamış ve bizimle konuşurken bir yandan da nevresim takımının parçalarını dikiyor:

“Lastikli çarşaf dikiyorum. Burada sadece giyim malzemeleri dikmiyoruz. Buraya gelmek hem bana hem de arkadaşlarıma çok iyi geliyor. Birlikte üretiyoruz. Hem kendi ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz hem de başkalarının ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.”

Kadınlar deprem sonrası yaşadıkları yoklukta, özellikle çocuklarının giyim kuşam ihtiyaçlarını bu atölyede ürettikleriyle karşılamanın onları çok mutlu ettiğini vurguluyor. Elvan ise bize, diktikleri saç aksesuarları gösteriyor ve ekliyor:

“Atölyede kumaşın, malzemenin her parçasını değerlendiriyoruz. Mesela burada gördüğünüz saç tokalarını, bandanaları artık kumaşlardan yaptık. Ayrıca hurç dikerken artan kumaşlarla yıkanıp tekrar kullanılabilir alışveriş çantaları diktik. Haziran ayında düzenlenecek kermeste bu kullanışlı malzemeleri de satışa çıkaracağız.”

Kursiyer Elif de diktiği hurcu bize gösterirken bu atölyede üretmenin buradaki kadınlara psikolojik katkısına değiniyor:

“Kurs ilk açıldığından beri buradayım. Burada çok mutluyum. Bu atölye bize o kadar çok şey kattı ki, hayatımız gerçekten başta sona değişti. Öncelikle bu destek için katkı sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Çok şey öğrendik. Yeni şeyler öğrenmek, yeni şeyler üretmek bize çok iyi geliyor. En iyi gelen şey de ne biliyor musunuz; depremin yarattığı tüm acıları burada üretirken unutuyoruz, iyileşiyoruz.”

Kadınları dinlerken, proje yöneticimiz Ahmad'ın bu projenin potansiyel iyileştirme gücünü anlatırkenki sözleri aklıma geliyor. Ahmad şöyle ifade etmişti: "Bu kurslar sadece, depremden etkilenen kişilerin mesleki sertifika alabilmesi için değil, aynı zamanda daha sosyal bir ortama erişebilmesi için düzenleniyor. Kurslar sosyal etkileşim sağladıkça, insanların umutlarını korumalarına ve daha güvenli bir geleceğe doğru yol almalarına yardımcı oluyoruz."

Tam bu sırada narçiçeği penyesinin ütüsünü tamamlayıp giyinip gelen Yeliz ise kahkahalarla atölyenin ortasına gelip bize modellik yapıyor.

“Çok güzel olmamış mı? Ben diktim. Narçiçeği rengini çok seviyorum. Bana tüm dertlerimi unutturuyor, neşe veriyor.”

Bu neşeden tabi ki biz de nasipleniyoruz. Yüzlerimize geniş bir gülümseme yayılıyor. Bu güzel ürünlerin sergileneceği etkinliğe kadınların duyduğu heyecan bize de bulaşıyor. İnancımız tazelenmiş şekilde atölyeden ayrılıyoruz.

4 Haziran’da ben bu blog yazısını hazırlarken Hatay ekibimizden gelen haberle yeniden yüzüm gülüyor. Proje sorumlumuz Gülistan aktarıyor; Defne Halk Eğitim Merkezi’nin Hayat Boyu Öğrenme Haftası etkinliği kapsamında sergilenen ürünler özellikle protokol misafirlerinin beğenisini toplamış. Kadınlar kermesteki satıştan gelir elde etmiş.

Evet, Hatay çok zor bir dönemden geçiyor. Fakat Hataylılar bu zorlu süreci de dayanışmayla atlatacaklar. Ve bu süreçte hayatı desteklemek için biz de yanlarında olacağız.

*Kursiyerlerin isimleri, kişilerin özlük haklarını korumak için değiştirilmiştir.

Çiğdem Güner
İletişim Yöneticisi / Hatay

Arşiv

Bültenimize Üye Olun

    crossmenuchevron-downarrow-left